TİRE 'Yİ GEZDİK...
Egeli biri olarak ,yakın çevrem de görmediğim Tire'ye nihayet gidebildik.Kışın soğuk oluyor ,yazın sıcak derken erteleye erteleye böyle oluyor işte.Aslında İlkbaharda buralarda olabilsem muhteşem olacaktı ama kader ,mesleğin cilveleri ,yıllardır ilkbaharlarını göremiyorum buraların.
Salı günü sabah erkenden yola çıktık çünkü Tire'nin meşhur pazarını gezecektik.Pazar sadece salı günleri kuruluyor ve mümkünse ilkbahar da giderseniz ot çeşitliği adına daha zengin bir pazarla karşılaşırsınız.Sezon geçtiği için ot yoktu maalesef,ancak meşhur Tire tulumu ve Tire çamur peynirini affetmedik aldık...
Pazar öylesine büyük bir pazar ki ayaklarımız bizi nereye götürürse oraya gittik ve daha önce adını duyduğum Arif Cön 'ün Keçe dükkanına geldiğimizi kırmızı keçe terliklerden anladım.
Oldukça genç ve güleryüzlü Arif Cön ürünlerini tanıttı,işlerinden bahsetti ve köylülerin pamuk almak için dükkana girmesiyle müsaade istedik ,hemen kapı komşusu antikacıya geçtik ,elişleri,gümüşler,bakır kaplar,eski radyolar ,aklıma gelmeyenler fotoğrafları ile burada
Pazar sonrası yorgunluğumuzu öğretmenevinin bahçesinde çay içerek attık.Biz istemeden gelen buz gibi soğuk suyu içerek açlığımızı yatıştırdık .
2.5 km uzaklıkta ki Kaplan tepesinde , Kaplan köyünün yukarılarında bulunan Kaplan Restourantta geldiğimizde müthiş bir esinti ile karşılaştık.
Pencereden dışarı baktığımız da Tire ayaklarımızn altına serilmişti.Muhteşem manzarayı izleyerek Tire köftelerimizi sipariş ettik....
Kaplan Restourantın içi o kadar güzel düzenlenmişti ki hayran hayran izledik su kabaklarını,kurutulan biberleri,
öğlen saati olmasına rağmen yarıya yakın bir doluluk vardı....
Tire köftelerimiz gelince hemen giriştim çok acıkmıştım ama bitmeden fotoğraflamayı da unutmadım...
Köftelerimiz bitince ,iyice soğutulmuş karadutun ağzım da bıraktığı mayhoş tadı duyumsayarak aşağıya yola çıktık.
İstikamet Ödemiş ama arkası yarın.....
sevgiyle kalın....