31.08.2008

YOKTUM ,ÇÜNKÜ....

Tatil bitti,lale devri sona erdi demiştim ve o zamandan bu yana daha da bilgisayarın başına oturamadım.
Bartın'a dönmeden ,Yalova Esenköy'de bulunan Hizmetiçi Eğitim Kursuna gittim.
Bütün her yer sıcaktan yanarken ben Esenköy'de püfür püfür esen rüzgarın altında geçirdim günleri....
Esenköy adı gibi sürekli esintisi olduğu için özelllikle geceleri serin.Marmara'da ki tatilcilerin yazlığı,çünkü feribotla istanbul'a 1 saat uzaklıkta...
Denizi pek iyi sayılmaz ,kum yok çakıllı,birde yosun çoktu,dalga da çoktu :).Ama mis gibi iyot kokusu yetiyordu doğrusu....
Kurs haricinde Atatürk'ün yürüyen köşkünü,Atatürk Arboretum' unu(bitki müzesi demekmiş ),termal ,Hayrettin Karaca Arboretumunu gezdik.Botanik bahçesi ve Arboretum muhteşemdi....
harika ağaçlar vardı....
Bir ara onlarında fotoğraflarını ekleyeceğim...
Eve yeni geldim,işler beni bekler...
Bir süre evimi derliyeyim ondan sonra burada görüşürüz efendim....



22.08.2008

LALE DEVRİ BİTTİ...

Uzun soluklu ,bitmek bilmeyen tatil bitti.
Annemlerin evinde yeme, içme, yatma ,bedavaydı,
üstüne bol sevgi,neşe,kahkaha ile psikolojik destek sağlanarak terapist paraları da cebe kaldı.
Artık,
devamlı gülen ,relax yüz ifadesi yerini ,
başka arkadaşlarına devredecek.... Deniz,Egenin mavi berrak sularından izlenirken,
Karadenizin lacivert hırçın sularına dönüşecek,




Anne eli değmiş nefis yemeklerin,böreklerin yerini,
dondurulmuş,pratik yemekler alacak,



Canım börülce salatası,


börülce kavurması nasıl koca bir sene yemeden beklenecek...







19.08.2008

KÜÇÜK OYUNCAKLAR

Tatilde televizyon gece 12 den sonra bana kalıyor.Ben de bu yaz NTV nin yeşil ekranını izlemekten öyle keyif alıyorum ki,gündüz ki programların tekrarlarını izliyorum,ekolojik gıdalar ve çevreyle ilgili epey bilgilendim.
Bu arada hem tv izliyor hem elişlerimi yapıyorum.
Eeh geç saatlerde yatınca sabah da 10- 10.30 gibi kalkıyorum.Bir dakika çalışan arkadaşların oooo perili hanım seslerini duyuyorum :)
Gece mesailerim de yaptığım bu minik oyuncakların tokalarını,anahtarlıklarını görmüştüm.Çok hoşuma gitmişti ,evdeki kumaşlarla hemen denedim.Yüzlerini sarma tekniğiyle (ama acemice),işledim.İçlerine yine silikon elyaf doldurdum.




18.08.2008

KUMAŞTAN EV

Minyatür evlere karşı olan ilgimi daha önce yazmıştım.
Bu kez amerikan bezi kumaşını dikdörtgen bir şekilde kesip diktim.Kenarlarını kırmızı iplikle daha düzgün durması için işledim.
Farklı kumaşlarla pencere ,kapı,balkon,saksı,çiçek gibi detayları elimde diktim.Kalemle evin duvarına sarmaşık bile çizdim.Horoz ve tavşan da kapı önünde kendilerine yer buldular.
En sonunda silikon elyaf doldurarak ve altına içeriden kare bir karton koyarak dikişi kapattım.














13.08.2008

ÇOK SICAK,ÇOK....

Öyle bir sıcak vardı ki bugün ,kendimi çölde zannettim.Rüzgar esiyor ama yerden doğru şöyle alev gibi yalıyor geçiyor .
Ne yapacağız az kaldı ,10 -15 gün içinde azalacak sıcaklar.
Bostanlı pazarından tazecik ,yani yeni mahsül,Datça bademleri buldum.Bol tuzla kavurmuşlar .Müthiş bir lezzeti var.Kabukları incecik,elinizle bile kırılıyor.

Ama farkına varmadan bir dolu yiyor insan,aynı çekirdek gibi.
yedikçe yiyesi geliyor bünyenin ....



Takı malzemelerim yanımda yok,ama müthiş takı yapasım vardı.Aldığım saten kurdeleye aralıklı düğümler attım,yine buradan aldığım sarı pirinç malzemeyi halkalara takıp (ellerimle yaptım bu işi ),düğümlerin arasına ekledim,orta noktaya sarı pirinç melek taktım,uçlarda ki kapatmaları babamın pensesi ile sıktım .Yazlık bir kolye çıktı ortaya
Günün sözü:
Gerçekçi olun ,imkansızı isteyin...


NAKIŞ KİTAPLARIM,KURDELALARIM...

İzmir 'e gelmişken ,büyük tuhafiyelerden eksiklerimi alıyorum.Bartın'da herşeyi bulmak mümkün değil çünkü.Ama şimdiden ne yapacağım da belli değil,rengini,metresini,kararlamadan alıyorum.Aslında hiç iyi olmuyor böyle .Belki elimde ki malzeme yetmiyor ,tonu tutmuyor.Öyle de kötü böyle de,en iyisi gene de alıp bir kenara koymak.Kurdelaları çok severek aldım,(pek iyi çekemedim net görünmüyor) puanlar,pötikareler beni çok cezbeder.....
D&R da da bu harika nakış kitaplarına dayanamadım.Savulun kızlar,bu kış dolu dizgin nakış yapacağım....:))),bir yapmadığım nakış kalmıştı zaten :)))
Ama anlatımlar çok güzel,ve çok değişik, ilginç örnekler var bakalım ,neler çıkacak benden....



10.08.2008

EGE ÜNİVERSİTESİ TABİAT TARİHİ MÜZESİ, HERBARYUM

Botanik bahçesi gezimizden sonra gitmek için aklımızın bir köşesinde olan Tabiat Tarihi Müzesi ve Herbaryuma gittik nihayet..Çocuklar için gerçekten muhteşem bir gezi oldu.Kitaplarda gördükleri dinozorları,yırtıcı hayvanları,kemikleriyle beraber karşılarında görünce epey bir şaşkınlık yaşadılar.

Bu gördüğünüz dinozor fosili gerçek bir fosil değil,orijinali Amerika'da bulunuyormuş,ama gerçek dinozor ve hayvan kemiklerini bizzat orada çalışmakta olan,öğretim görevlilerinin elinde ,masalarında inceledik.







Suriye fili(Günümüzden 3 milyon-2000 yil öncesine ait) orijinal iskeleti .


Bu bir gerçek balina fosili.Ceyhan nehri deltasında 1972 yılında karaya vurmuş olan Türkiyenin ilk dişli balina iskeleti.
(uzunluk 12 m. yükseklik 2 m). O kadar büyük ki ,yüzgeçini İpek'in eliyle kıyasladığımız da anlaşılıyor sanırım...


Bu kuş İzmir'in simgesi Yalı Çapkını.
2005 İzmir Üniversite Olimpiyatlarında maskot olarak kullanılmıştı.Mavi rengi ve uzun gagası ile çok şirin bir kuş...






Çift başlı yılan.Özellikle Ege bölgesinde çok bulunuyormuş...
Gelelim Herbaryuma..
Herbaryumun ne olduğunu bizde daha önce bilmiyorduk.Botanik bahçesini gezerken gördük Herbaryum merkezini.Ama mesai saatini geçtiği için girememiştik.
Gitmeden araştırıp öyle gittik. Ancak gene de binaya geldiğimizde kurutulmuş çiçekleri camekanların ardında göreceğimizi sandık.Öyle birşeyle karşılaşmadık tabi....
Öncelikle Herbaryum un ne olduğunu açıklayalım.

Kurutulmuş bitki örneklerinin belli bir sistemle düzenlenerek saklandığı yer. Doğadan toplanan bitki örnekleri preslenerek kurutulur.
Özel kartonlar üzerine yapıştırılır.
Karton üzerinde bitki örneğinin familya ve tür ismi ile örneğin toplandığı yer, toplandığı yükseklik ve tarih, örneği toplayanın adı, örneği adlandıran kişinin adı ve diğer bilgiler (habitat, habitus özellikleri) yer alır.
Örnekler tür, cins, familya olarak gruplandırılır.
Özel dolaplar içinde yatay olarak muhafaza edilir.
Dolapların düzenlenmesi ,ya kabul gören evrimsel sıralama ile ya da alfabetik olabilir.

Herbaryum olusturulmasındaki amaç:
Bitkilerin, ileride yapılacak bilimsel çalışmalara yararlı olabilmesi için belli bilgilerin ışığı altında toplanması, kurutulması ve etiketlenmesidir.
Toplanan bu bitkilerden uzun yıllar yararlanmak ve varlıklarının sürekliliğini saklamak için belli teknikler kullanılarak saklanmasıdır.

Saklanacak bitki önce gazete kağıtlarının arasında özsuyunu bırakması sağlanıyor.Bu arada çürümemesi için sürekli gazete değişimi yapılıyor.Üzerine kartonlarla pres yapılıyor.


Tamamen kuruyan bitki başka bir kartona yapıştırılıyor.Üzerine cinsi familyası yazılıyor.Varsa tohumları da eklenip,dolaplarda saklanmak üzere kaldırılıyor.Yani kurumuş bitkiler açıkta bir yerde sergi şeklinde görülmüyor.
Master öğrencisi abimiz, tüm bunları bitkilerin saklandığı dolabın önünde anlatırken....

İşte bu odada ve bu dolapların içinde binlerce kurumuş bitki araştırmacıları bekliyor.....
Bu arada üniversite ortamı gerçekten çok güzel bir ortam.İnsan hem öğrencilik günlerini anımsıyor hem de,bilimin olduğu bir ortamda bulunmak insana kendini iyi hissettiriyor.Bulunduğunuz şehirde ki üniversitelerin içini gidip gezin ,görülecek çok şey var aslında....
Fotoğrafların devamı burada.












6.08.2008

ANNEMİN AMİGURUMİ BUZDOLABI SÜSÜ

Amigurumi yapan arkadaşlar.Yıllar önce (yaklaşık 15 yıl) annem çeyizim için ,o zamanlar buzdolaplarının saplarına süs amaçlı yapılan tığ işini yapmıştı bana.Ve bende -bu ne gereksiz bir şeydir anne ya.. diye aynen geri vermiştim . Bir de annem ben daha evlenmeden çok önce yaptığı için ,o zaman ki buzdolaplarının kulplarına takabiliyordunuz böyle süsleri.Bizim buzdolabımızın takacak bir yeri yoktu maalesef.Bu gelişimde baktım annem mutfak duvarına asmış,
-aaa... amigurumi deyince annem ,o da ne deyince anlattım .Şimdi çok revaçta olduğunu ,Türk ve yabancı bloglarda hem de neler neler yapıldığını.Betülcüğüm ü de neredeyse hergün yaptığı ,birbirinden güzel şirin oyuncaklarla severek takip ediyorum .



Annem yıllar önce Amigurumi (Kırmızı biberler ) yaparmış da haberim yok :))
İşte bunlarda annemin gerçek kırmızı süs biberleri.Annem acıyı sever ,yemeklerin yanına kopartıp yiyor.Ben de görüntülerini çok estetik buluyorum .Benim için tam "yeme de yanında yat" durumu...




5.08.2008

ANNEMİN EVİNE HER GELİŞİM....

Annemin evine her gelişim de ,bütün çekmece,dolap içleri, kutular vs. tarafımdan karıştırılır.Bu sefer ne aşırsam diye içim içimi yer.Özellikle karıştırıp maden bulduğum yerler dikiş kutusu ,artık kalmış yün ve kumaş parçaları...

.Düğme hayranlığım çocukluğumdan beri var.Bulduğum (yani yürüttüğüm )düğmeleri ille birşeyler de kullanmam şart değil yani ... Renk renk, şekil şekil düğmeleri sıralayıp izlemek pek hoşuma gider.Bu sefer metal olanları gözüme kestirdim,ayırdım ve dizeledim .İçimin gittiğini ve zaten o demese de düğmelerinin yerinde yeller eseceğini bilen annem " bana lazım değil "diyerek içime su serpmeye çalıştı :))))

Kayınvalidemin düğmeleri de benden nasibini almıştır.Malı kıymetli kayınvalidemin içi gitmişti ama çatlak gelinine de hayır diyememişti....



Sizler de hala anneninizin evine her gidişiniz de,kendi evinize birşeyler götürme (yürütme) çalışmaları yapar mısınız ?

Biliyorum yaparsınız ,yaparsınız...

Peki neler bu pek kıymetli malzemeler,nesneler vs vs ler....


4.08.2008

İZMİR'DE KIŞ HAZIRLIKLARI

Kendi evimde olsaydım dondurucuya kışlık yiyecek atıyor olacaktım.Evimde olmayınca annem de burada kurutalım ,kuruyanları giderken götürürsün dedi.Şimdiye dek kurumuş domates ,patlıcan ve biber kullanmadım.Annemin yaptıklarından yemiştim tabi.
Sivri domatesleri ikiye bölüp,tuzlayıp,bir tepsiye dizeleyerek,terasta İzmir'in kızgın güneşinde kurumaya bıraktık.Dometesler 3-4 günde tıkır tıkır oldular.Annemin bez torbalarına koyduk ,Bartın'da da evin en kuru ve serin yerinde saklamam lazım ki küflenmesin....Kuru patlıcan dolmasının lezzetini tazesinde bulamıyorum.Patlıcan ve biber dolmaları da bez torbalarda aynı koşullarda saklanacak....


Hımmm bunlarda hala kuruyan biberlerimiz .Kışın bu biberleri tava da kavurup ,içine çökelek ilavesi ve yumurta kırarak nefis kahvaltılık haline getirerek tüketeceğiz....
Kurutma işleminde patlıcanların içini oyup ipe dizdik,biberleri hiç bir şey yapmadan ipe dizdik.Ancak bazıları kururken çürüdüler .Oysa yarı güneş yarı gölge balkonumuz..Patlıcanlara sonradan biraz daha ilave yaptığımız da bu kez içlerini tuzladık ama yine de bazıları çürüdü.Niyeyse artık.
Neyse bu kış kurutulmuş sebze denemek iyi olur umarım...
Denemek isteyenler için şimdi tam sırası,sıcaklar afilli sıcak,sebzelerin en bol zamanı,eee azıcık karınca olmak lazım...


1.08.2008

ÖDEMİŞ-BİRGİ

Ödemiş -Birgi ile ilgili ertesi günü yazarım demiştim ancak ertesi günü yani dün kızlarımın yoğun baskısı üzerine Çeşme'ye denize gittik.Çeşme 'de Paşa Limanı denize girmeyi tercih ettiğimiz yer.Çünkü küçük bir koy da kalıyor Paşa Limanı ve hiç dalga olmuyor.
Akşam üzeri de Alaçatı'ya uğradık. Alaçatı meydanında yürüyorduk ki müzik eşliğinde telaşlı bir hazırlığın içine dalıverdik. Modacı Bahar Korcan'ı görmemle,ALAÇATI GALATA MODA GÜNLERİ 'nin başlayacağı aklıma geldi .
Üç yıldır İstanbul'da Galata Kulesi Meydanı'nda düzenlenen moda alışveriş fuarı Galatamoda,31 Temmuz-3 Ağustos tarihleri arasında, Alaçatı'da düzenlenecek.
Bu dört günlük fuarı, Moda Tasarımcılar Derneği ve Ege Giyim Sanayicileri Derneği birlikte hazırlamış.Moda tasarımcıları derneği başkanı da Bahar Korcan .
Katılan tasarımcıların yarattığı kıyafet, takı, ayakkabı, çocuk giyimi ürünlerine yer verilmiş. İsteyenler denesin diye kabinler de kurulmuş. Her modacıya 9-10 metrekarelik bölümler ayrılmış. Mekan beyaz uçuş uçuş kumaşlarla süslenmiş.Çok sıcak olduğundan, fuar her gün 19.00-24.00 saatleri arasında açık olacakmış.Arzu kaprol ve daha adını sayamadığım , genç moda ve takı tasarımcılarının standlarını büyük bir zevkle gezdim.Ardından birbirinden güzel lokantaların ve tasarım butiklerin olduğu çarşıyı ne zevkli insanlar var düşüncesi ile dolaştım....
Neyse ben bugün aslında Ödemiş ve Birgi'yi anlatacaktım değil mi...

Tire'den oldukça güzel duygularla ayrıldık.Çünkü Tire'yi bu kadar gelişmiş beklemiyordum açıkcası .Temiz,yeşil
Tire sokaklarını geçip yaklaşık 40 dk sonra Ödemiş 'e vardık.
Ben Ödemiş'e gitmeden ,henüz oralardan dönmüş ENHAR'cığımın da tavsiyeleri doğrultusunda gezdim . Tireyle Ödemiş'i aynı gün gezdiğim için Ödemiş 'in pazarını göremedim ne yazık.Çünkü Ödemiş'in pazarı cumartesi günü .Karnımız tok olduğundan meşhur Töngel pidesini de yiyemedik .Bunların dışında yapacak başka bir şey olmadığından 9 km uzaklıkta ki Ödemiş'in ilçesi Birgi'ye geçtik.
Birgi kentsel sit ilan edilmiş ,Çekül vakfı tarafından da desteklenen müze-kent.
1308 yılında kurulan Aydınoğulları Beyliği nin başkentliğini yapmış.(2008 yılı Aydınoğlu beyliğinin kuruluşunun tam 700 yılı olmuş.)
Aydınoğlu Mehmet Bey Cami 1312 yılında yaptırılmış,caminin mimber kapısı 1993 yılında çalınıp 1996 da İngiltere'den geri getirilmiş.
Çakıroğlu sülalesinden Çakırağa tarafından yaptırılan Çakırağa Konağı ,mutlaka görülmesi gereken bir yer.

Konağın arka sokaktan görünüşü.


Aynı sokakta ,eski Birgi evi şirin bir kahve evine dönüştürülmüş.Andaç evi olarak biliniyor.İçerisinde ki farklı dokusu ile yorulanlara dinlenme molası sunuyor.


Eski evlerden birinin kapısı.


Çakırağa Konağı 'nın tüm odaları birbirinden güzel ve duvarlarına nakışlar işlenmiş.


Duvarlarında İstanbul ve İzmir resimleri bulunan iki odanın Çakırağanın İstanbullu ve İzmirli eşleri için yaptırılmış.




Alt katı taş duvar, 1 ve 2 katları ahşap açık sofalı bir konak.Alt katta seyis odası,hizmetli odaları,bekleme yerleri,ahır bulunuyor.İkinci katta meyvelik,eyvan,mutfak gibi bölümler üst katta hanımların resimli odaları bulunuyor.




Aydınoğlu Mehmet Bey Cami


Bunların dışında Ümmü sultan Türbesi,Gazi Umur Bey anıtı,İmam-ı Birgivi ve oğullarının mezarları ve daha pek çok tarihe tanıklık etmiş yeri gezerek aşağılara iniyoruz.Enharcığımın bahsettiği İpek kumaşların satıldığı Mert İpek kumaşlardan çok anlamasamda merakımdan dolaşılıyor ve parça keten kumaşlar alarak çıkılıyor.
Ödemiş'ten nohut mayalı köy ekmeği ve karpuzunu da alarak İzmir'e doğru yola koyuluyoruz.Buralara yolu düşenlere de Özellikle Birgi'yi görmelerini tavsiye ederek,yazımızı bitirelim .Fotoğrafların devamı BURADA